CyberSpot Dergisi ve online’da yayınlanmıştır.

Yerlileştirme ve Millileştirme

Positive
Positive A Digital Approach
4 min readOct 12, 2018

--

CyberSpot dergisinin Eylül 2018 sayısındaki “yerlileştirme ve millileştirme” dosyasında, 14 yıldır %100 milli yazılımlar ile internet teknolojileri geliştiren Positive kurucu ortağı ve yazılım ekibi takım lideri Eren Dedeoğlu, Milli yazılım ile cari açığın nasıl kapanacağına dair yorumlarını paylaştı.

Milli Yazılım İle Cari Açık Kapanır

2005 yılından beri hem kurucu ortağı olduğum hem de bir fiil yönettiğim Positive’de yerel yazılımlar ile internet teknolojileri geliştiriyoruz. 14 yıldır sektörde logaritmik şekilde büyüyen pazar ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan fakat o büyümeye paralel hızda büyüyemeyen teknoloji firmalarının sayıca çok olduğunu görüyorum . Bu yerli teknoloji firmaları, kendilerini ifade etmekte zorlandıkça, işi her ne kadar daha iyi yapma potansiyelleri olsa da alternatif hazır ve milli olmayan çözümler sektörde kabul görmektedir. Bu durumun zincirleme bir reaksiyonla hem sektörde mikro bazlı hem de ülkemiz makro ekonomisinde nelere yol açtığını; hem müşteri tarafından hem de teknoloji firmaları tarafından bakarak düzenli şekilde analiz ediyor ve yorumluyorum. Öngörü ve analizlerim sonucunda her zaman vardığım ana fikir; “teknolojilerin millileştirilmesi” gerektiğinden yanadır.

Gelişen teknoloji, çok hızlı büyüyen markalar ve değişen ihtiyaçlar sonucunda tüm dünya genelinde ciddi bir yarışın içindeyiz. İnternetin sınırları aşması ile birlikte dünyanın bir ucundaki firmadan yazılım çözümü almak mümkün hale geldi. Şu an özel sektör firmaları, teknoloji alanındaki ihtiyaçlarını karşılamak için yerli olmayan çözümlere ayda milyonlarca dolar harcamaktadır. Burada işletim sistemi veya ofis uygulamalarından bahsetmiyorum. Bu ürünleri zaten daha önce de yerlileştirmeyi denedik ancak bunun için çok daha kapsamlı ve büyük yatırımlar gerekiyor. İlk adım olarak en başlıca temel ihtiyaçlardan yola çıkarsak; özel sektör firmaları cloud hosting (bulut saklama çözümleri), proje yönetim sistemleri (ekip ve iş takip uygulamaları), sunum yazılımları, e-posta çözümleri, web sayfalarının verimlilik ve işlevselliğini analiz eden yazılımlar, online pazarlama araçları (re-marketing ve re-targetting araçları), IK yönetimi araçları, ön muhasebe yazılımları, tanıtım materyallerinde kullanılan hazır stok imajlarının bulunduğu platformlar gibi bir çok basit ama temel ihtiyacı karşılayan ürünlere aylık üyelik modelleri ile dolar bazında düzenli online ödemeler yapmaktalar. Bu ödemeler bir firma için çok yüksek olmayan meblağlar olsa da ülke genelinde toplandığında yüksek denilebilecek meblağlara ulaşmaktadır. Bu tutarlar her ay firmalar tarafından düzenli şekilde döviz olarak yurtdışı teknoloji firmalarına ödeniyor. Öncelikli olarak bu çözümleri Türkiye içinde çözen firmaların pazarda önünün açılmasını sağlarsak, hem ülke içindeki ihtiyaçları daha uygun bütçelerle çözeriz, hem de bu teknoloji firmalarının global pazara rakip olarak ihracat yapabilmelerini sağlarız. Teknoloji üretimi ile dışarıya giden bu maliyetleri yurt içinde tutarak kazanılacak getiriler ile millileşecek teknolojilerimize yatırımları artırabilir ve global seviyede pazarda rekabet edebiliriz.

Peki ne yapmalıyız?

Öncelikle firmalara teşvik sisteminde bir değişiklik önererek başlayacağım. Günümüzde firmalar projelerini hazırlayarak destek ve teşviklere başvuruyor. Yetkili kurumlarda bulunan hakemler de bu projeleri onaylıyor ve gelişimini takip ediyor. Burada benim önerim firmaların kendi projeleri ile başvurmasına ek olarak; devletin destek ve teşvik veren kurumlarında sektörün ihtiyaçlarını karşılayacak projelerin kurum tarafından tanımlanması sonrası projeyi yapabilecek aday firmalardan en iyisini belirlenmiş kriterlere göre seçilmesidir. En önemlisi ise bu projenin devletteki bu kurumun yönetmesini sağlamaktır. Örneğin devletin “Web site ziyaret analizi aracı” geliştirilecek diye bir proje tanımladığını ve bunu yapabilecek firmaların başvuruları arasından en iyisini seçtiğini düşünelim. Bir müşteri gibi proje planına uygun şekilde seçilen firmanın yaptığı işi yönettiğini ve işin kabulünü yaptığını düşünelim. Sonra da pazara çıkmaya hazır olan bu ürünü ülke genelinde kullanılmasını sağlayacak tanıtım ve teşvikleri de yaparsa milli bir yazılımımız ve onu kullanan ülke genelinde yüzlerce firma olmaz mı? Peki bu ürün sonrasında da dünyaya pazarlanamaz mı?

Elbette bunu yapabilmek için öncelikle ihtiyacın ne olduğunun analizini yapan ve proje yönetiminde hem deneyimli hem de teknolojiyi birebir takip edip uygulamış, deneyimlemiş ekipler oluşturulmalı. Her bir projenin ihtiyaç analizi ve proje yönetimini yapacak ekipleri sektördeki tecrübeli kişiler arasından seçilerek belirlenmeli. Sonrasında da bu projeleri sektöre duyurarak bunları yapabilecek yazılım firmalarının arasından belirlenmiş kriterlere uygun olarak projeyi belirlenen zaman ve kalitede hayata geçirebilecek olanı seçilmelidir.

Burada en uygun fiyatı veren firma değil, en kaliteli ve ihtiyaca göre özelleştirilmiş işi çıkartabilecek deneyimli firmayı seçmek en önemli nokta. Bu seçme süreci sanki özel sektörden bir firma, kendi projesini yapacak bir firmayı seçiyormuş gibi yürütülmeli. Proje süresince proje planı doğrultusunda projeyi yapacak yazılım firmasının yönetilmesi, yapılan çalışmaların testleri, hatta projenin ödeme planı bile önceden planlandığı şekilde aksamadan yürütülmeli. Sektördeki yazılım firmaları zaten bu sürece şu an özel sektörden çok alışık olduğu için yazılım firmaları tarafında iş akış modeli olarak herhangi bir sorun olacağını düşünmüyorum. Bir yandan proje yapılırken; bu işi duyuracak, pazarlamasını yapacak ajans seçimi de belirlenmiş kriterlere göre yapılmalı ve özel sektörde bu projeyi kullanacak potansiyel firmalar ile tek tek görüşülmelidir. Firmaların şu an alternatifi olan yazılımları kullanmayı bırakıp, milli teknolojileri kullanmaya teşvik edecek argümanlar geliştirilmelidir. Elbette ki ihtiyacı karşılanan özel sektör, yakınında aynı işi yapan, kendi dilinde destek veren ve ödemelerini kendi para biriminde yapacağı ürünlere yönelecektir.

Özetle, özel sektörün yerli olmayan çözümlere verdiği yıllık toplam dövizi bir kenara yazalım. Bu çözümleri ülkemizde üretilecek milli ürünlerle değiştirirsek ülke içinde tutacağımız dövizi de bir kenara yazalım. Bu üretilecek milli ürünlere biraz daha yatırım yapıp tüm dünyada talep görmesini sağlarsak yurt dışından ülke içine sokmayı başaracağımız dövizleri de bir kenara yazalım. Şimdi bu kenara yazdığımız dövizler ile cari açığımızı kapatabilir miyiz sorusunun yanıtı sadece basit bir matematik işlemi.

--

--